Fotoğraf: Profesör Doktor Yelda Özsunar'ın kaleme aldığı "Evrensel Senfoni"adlı kitaptan alınmıştır.
Hem bir Felsefeci hem de bir Psikolog olarak çok önemsediğim, ancak bilim dünyasında adından çokça söz ettirmeye başlamış olmasına rağmen bizlerin yeteri kadar tanımadığını düşündüğüm Psikonöroimmünoloji' hakkında yazmak istedim.
Psikonöroimmünoloji, psikoloji, nöroloji ve immünoloji (bağışıklık sistemi) alanlarını bir araya getiren disiplinlerarası bir bilim dalı. Araştırma konusu da zihinsel süreçlerin, sinir sistemi ve bağışıklık sistemi arasındaki etkileşimleri inceleyerek, stres, duygusal durumlar ve davranışsal faktörlerin bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri .
Bundan yıllar yıllar önce "Zihni bedenden ayıramazsınız"demiş Sokrates ve ardından hayıflanmış öğrencisi Platon, "Yunan hekimlerinin birçok hastalığın çaresini bilmemesinin sebebi bu işte; bütünden bihaberler" (Kaynak:Vucudunuz Hayır Diyorsa/Gabor Mate)
İyi olan şu ki günümüzde geldiğimiz nokta da bedeni, zihinden ayıramayacağımız yönünde. Herhangi bir hastalık nedeniyle doktorların ilk tavsiye olarak, "Stresten uzak dur" demesi buna bir kanıt olarak gösterilebilir diye düşünüyorum.
Psikonöroimmünolojinin tarihçesine baktığımızda, farklı bilim dallarındaki keşiflerin bir araya gelmesiyle oluştuğunu görebiliyoruz. İlk adımlar, insanların zihinsel durumlarının fiziksel sağlık üzerindeki etkilerini gözlemleyen eski tıp ve felsefe geleneğine dayanıyor.
1950'ler ve 1960'lar: Stres ve Bağışıklık İlişkisinin Keşfi
Hans Selye'nin "Genel Adaptasyon Sendromu" teorisi ve stresin fizyolojik tepkileri üzerine yaptığı araştırmalar, stresin bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini vurguladı. Böylece zihinsel durumların fizyolojik sağlık üzerindeki önemi üzerine çalışmalar yoğunlaşmaya başladı.
1970'ler ve 1980'ler: Sinir Sistemi ve Bağışıklık Sistemi İlişkisinin Araştırılması
Özellikle, sinir sisteminin bağışıklık sistemi üzerindeki düzenleyici rolüne dair çalışmalar arttı. Bu dönemde yapılan araştırmalar, beyin ve bağışıklık sistemi arasındaki sinirsel ve hormonal iletişimi inceleyerek, psikolojik durumların bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini daha derinlemesine anlamayı sağladı. Rochester Üniversitesi’ndeki Robert Ader ve Nicholas Cohen, 1975 yılında, bağışıklık fonksiyonlarının klasik şartlandırılmasını sergiledikleri PNI’yi geliştirdiler ve daha sonrasında psikonöroimmünoloji terimini ürettiler. Ardından farklı bilim insanlarınca konuyu destekleyen farklı çalışmalar da literatüre girdi. (Tek tek yazmadım)
1990'lar ve Sonrası: Psikonöroimmünolojinin Yükselişi ve Entegrasyonu
Genetik, moleküler biyoloji, sinirbilim ve psikoloji gibi farklı disiplinlerin katkılarıyla, psikonöroimmünolojinin temel prensipleri daha iyi anlaşılmış ve tedavi stratejilerinde uygulanabilirliği artmış oldu. Bu dönemde, stres yönetimi, meditasyon, mindfulness, nefes terapileri, bilişsel davranışçı terapi gibi psikolojik müdahalelerin bağışıklık sistemini nasıl etkilediğini anlamaya yönelik araştırmalar da artmış ve sonuçların sevindirici yönde olduğunu söyleyebilirim.
Özetle, bağışıklık sistemi ve endokrin sisteminin sadece beyin tarafından değil merkezi sinir sistemi tarafından da aktive edildiğini, duygusal değişikliklerin de olumlu ya da olumsuz hastalık üzerinde etkisi olduğu bilimsel araştırmalar tarafından ortaya konmaktadır.
Yukarıdaki bilimsel bilgileri, mevcut bilgilerimle yorumlayacak olursam derim ki, sağlıklı bir yaşam MUTLU AKYUVARLAR'dan geçer.
Tüm duygular önemli, dahası hayatta kalma gücümüz için gereklidir, ancak stres süresini gereğinden fazla uzatan bir duygu durumunda kalırsak bağışıklık sistemimiz olumsuz yönde etkilenebiliyor. O halde "duygu durumu yönetimini" öğrenmek, gerekirse de konunun uzmanlarından destek almak bütünsel sağlığımız için mantıklı bir çözüm yolu olarak görünüyor.
Eğer, yaşadığınız bazı hastalıklar varsa da akyuvarların mutlu olması, tıbbi tedavi sürecinizde size olumlu katkı sağlayacaktır. Mutlu akyuvarlar, yapmaktan hoşlandığınız şeyleri mümkün olabildiğince hayatınıza katmanızla oluşabilir. Bunun için hastalanmayı beklememek daha akılcı bir davranış elbette ama bazen yaşam koşullarında akılcı davranamayabiliyoruz.
Bir başka önerim de her öfkelendiğinizde, resimdeki gülen akyuvar emojilerinin öfkeli emojilere dönüştüğünü düşünüp böylece sakinleşmenin size iyi gelen yollarını aramak olabilir. Ne zaman beni strese sokan bir duyguda fazla kalsam bu yöntemi kullanmanın bende işe yaradığını söyleyebilirim!
Normal şartlarda insan vücudu her sorun veya hastalıkla mücadele edecek kadar güçlüdür.
Buna inansanız da inanmasanız da bilim böyle söylüyor. Ola ki umutsuzluğa düştüğünüz zamanlar olursa, bunu hatırlamak, kaldığınız yerden devam etmek için size güç verebilir.
Bir karikatür sevdalısı olarak paylaşmasam olmazdı, çizgine sağlık Yiğit Özgür.
O zaman Dans! Mutlu olsun Akyuvarlar!
Nuray Çalışkan
Comentarios