top of page

Yaşlı Çiftçinin Hikâyesi: Şans mı, Şanssızlık mı?

İnsanın doğasında, belirsizliğe tahammül edememe ve

ree

hemen bir anlamlandırma, bir kutuya koyma (iyi/kötü, şanslı/şanssız) dürtüsü var. Bu, kontrol hissimizi tatmin etmenin bir yolu aslında. Ancak, hayat doğrusal değil, dinamik bir süreç. Bir olay, zincirleme reaksiyonlarla beklenmedik kapılar açabiliyor. Acele hüküm bizi yıpratabilir. Hatta kuantum evreninde belki sonucu bile etkileyebilir. Kim bilebilir?


Çağlar öncesinden bu güne ulaşan bir Taoist hikaye bakın bize bu durumu nasıl anlatıyor.


Yaşlı Çiftçinin Hikâyesi


Çin’in uzak bir köyünde, fakir ama bilge bir çiftçi yaşarmış.

Geçimini yalnızca tek atıyla tarlasını sürerek sağlarmış.

Bir gün, o tek at çitleri aşıp kaçmış.

Komşuları hemen koşup, “Ne büyük talihsizlik! Atını kaybettin!” demiş.

Yaşlı adam sakince gülümsemiş: “Talih mi, talihsizlik mi? Kim bilebilir?”


Aradan günler geçmiş.At geri dönmüş, üstelik yanında altı vahşi, güçlü atla birlikte!

Komşular bu kez sevinçle bağırmış: “Ne büyük şans! Artık çok varsılsın!”

Çiftçi yine aynı sözleri söylemiş: “Şans mı, şanssızlık mı? Kim bilebilir?”


Ertesi gün çiftçinin oğlu atlardan birini terbiye ederken düşüp bacağını kırmış.

Komşular üzülerek gelmişler: “Ah zavallı oğlun! Bu korkunç bir talihsizlik!”

Yaşlı adam aynı dinginlikle yanıtlamış: “Talihsizlik? “Talihsizlik mi, talih mi? Kim bilebilir?”


Birkaç hafta sonra ülke savaşa girmiş.

Köydeki tüm gençler orduya alınmış ama çiftçinin oğlu sakat olduğu için evde kalmış.

Gidenlerin çoğu geri dönmemiş.

Komşular bu defa gözleri dolarak gelip: “Ne büyük şans, oğlun hayatta kaldı!”demiş.

Yaşlı çiftçi omuzlarını silkip yine aynı tavırla: “Şans mı, şanssızlık mı? Gerçekten kim bilebilir?”


Nuray Çalışkan


 
 
 

Yorumlar


©2022, nuray çalışkan tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page